Sunday, May 20, 2007

DEMİR AĞLARLA ÖRDÜK MÜ YURDU DÖRT BAŞTAN?????

Allah razı olsun aşağıdaki bilgileri bir araya getiren kişiden! Yıllardır bildiğimiz ama eldeki veri ile destekleyemediğimiz bir yaramızdı demiryolu. Bağrımıza vurulmuş bir bıçak yarasıdır ki kanar durur.
Neden Marshall yardımının demiryollarımızı yok etmeye yönelik olduğunu kaç kişi düşünmüştür acaba ve kaç politikacı bu yanlıştan dönmeye çalışmıştır? Sorun değil; nasılsa Türk ha bire doğuruyor; bir kısmı trafik kazasında ölmüş kimin umurunda. Onlar kendi ülkelerinde toplu taşıma için en güvenli ve ekonomik yöntemi kullanırlarken, arabaları, otobüsleri ve kamyonları satabilecekleri ahmaklar lazımdı. Türkiye’nin taşımacılık probleminin çözümünün daha fazla yol yapmak olmadığını anlamak için çok zeki olmaya gerek yok?
Ikinci dünya savaşı sonunda neredeyse dünyanın en zengin ülkesi durumunda olan Turkiye'nin hazinesindeki altın ve dövizi başka nasıl alabilirlerdi ki?! Bizi hızlı bir enflasyona başka nasıl mahkum edip Dünya Bankasını işimize sokabilirlerdi ki? Peki Marshall yardımına gerçekten ihtiyacımız var mıydı acaba? Hakkımızı helal eder miyiz bunları yapanlara? Peki ya onları seçenlere? Nankörlük ederek, kendilerini kurtarmak için savaşmış kişilere sırt dönenlere? Onlar yüzünden çekmiyor muyuz bu cezayı bugün de?
İşte hepsi asağıda verilmiş. Bu yazıyı özellikle karaterlerini düzelterek ve kendi yorumlarımı mavi renkle ekleyerek, bloguma koyuyorum ki kaybolmasın. İhtiyaç duyulduğunda arayan kolayca bulsun, çünkü çok değerli bir araştırmanın sonuçları bunlar. Bunu bir vatani görev sayıyorum. Keşke hazırlayan kişinin de adı olsaydı. Ne yazik ki bu tür mailleri gönderirken, gereksiz kişilerin isimlerini silmezken gerekli olanı siliyorlar.
Ümran Altunkaya
19 Mayıs 2007, Istanbul
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu yazıyı çocuklarınıza okutun ve/veya okumaları için saklayın. Varliklarını koruyabilmenin, buradaki özet bilgileri önemsemelerinden geçtigini de vurgulayın. KARA, DEMİR VE HATTA DENİZYOLU *Türkiye'de demiryolu yerine karayolu taşımacılığının tercih edilmesinin, ABD'nin yaptığı Marshal yardımının bir şartı oldugunu (Marshall yardımına ne kadar ihtiyacımız vardı ve neden böyle bir şart kondu?), *Türkiye'de %95 olan karayolu taşımacılığı payının; ABD'de %43 oldugunu, (St,tse.mart 2002 ) *Türkiye'nin ulaşım ana planının olmadığını, *2050 yılında, Japon uzmanların yaptığı çalışmaya göre, Ankara-Istanbul arasında yılda 60 milyon yolcu taşınacağını (hangi otobüsle ve hangi otoyolda?), *Mevcut durumdaki, Ankara-Istanbul demiryolu hattının Abdülhamit zamanında 725 km olarak yapılmış olduğunu, *Abdülhamit zamanında yapılan demiryolunun, yolu yapan yabancı şirketler tarafından, demiryolunun geçtiği yerlerdeki maden imtiyazı hakkından yararlanmak için bilinçli olarak uzatıldığını, Atatürk'ün 1936 yılında bu yolun düzeltilmesini istediğini (emperyalist devletler her sömürgelerinde aynı taktiği uygulamışlardır), *Istanbul, Ankara arasında elektrikli tren projesinin 1959 yılında hazırlandığını, *1976 yılında Demirel tarafından 411 km olarak ihalesi yapılan Ankara-Ýstanbul Hızlı Tren hattının % 40'ının tamamlandığını, ancak bunun bitirilmesinin engellendiğini, Mesut Yılmaz'ın "bu hattı tamamlamayacağız" diye bir açıklaması olduğunu ve iktidar olduğu yıllarda da bu hattın tamamlanması için çalışma yaptırmadığını, *8 Haziran 2003 tarihinde, AKP'nin Ankara-Istanbul hızlı tren hattını tamamlamak yerine, Abdülhamit zamanından kalan 725 km lik hattı modernize edecek şekilde Alarko ile ortak Ispanyol şirketiyle bir anlaşma imzaladığını, *Bu hattın Ankara-Eskişehir arası için 600 milyon dolarlık bir harcama yapılacağını ve bu projenin hızlı tren ile bir ilgisi olmadığını,aksine hızlı treni engellemek için bir aldatmaca olduğunu, *Ankara-Istanbul arasında, Prof. Dr. Ilyas Yılmazer'in bir elektrikli demiryolu projesi hazırlamış olduğunu; bu projeye göre 395 Km olacak demiryolunun, boru tipi türbin ile Mudurnu çayından elde edilecek elektrikle,yani bedava enerjiyle çalışacağını ve bu bedava enerjiyle günde 96 sefer yapılabileceğini (yabancı ülkelere teknoloji ve çözüm uygulaması görmeye giden siyasilerimiz nereye bakıyorlar acaba?), *Atatürk zamanında 4.075 km demiryolu yapıldığını, bundan sonraki 65 yılda ise sadece 1.510 km demiryolu yapılabildiğini, *1950 yılında %50 oranında olan demiryolu taşımacılığının, 2003 yılında %5 e düştüğünü, *Tokyo'da yüksek hızlı trenlerin (200 km/s), 1964 yılında çalışmaya başladığını ve bugüne kadar bu trenlerin hiç kaza yapmadığını (bizimki kaza yaptı ve hızlı tren hülyası bitti), *Izmir-Denizli arasının (300 km) 27 yıl önce otobüsle 5, trenle 6 saat, günümüzde ise bu mesafenin otobüsle 3,5 saat, trenle yine 6 saat (ort. hız 50 km /saat) olduğunu, *ABD, Fransa ve Japonya'da 450 km/s hız yapan trenlerin hava yolu taşımacılığıyla rekabet ettiklerini, (St,TSE.mart 2002 ) *Artık 600 km hız yapan elektrikli trenlerin kullanılmaya başlandığını, 800 km hız yapan elektrikli trenlerin ise deneme aşamasında olduğunu, *Türkiye'de yılda 10-12 bin kişinin trafik kazalarında öldüğünü, (St, tse.mart 2002 ) *Türkiye'de % 7 si trenle yapılan taşımacılığın, elektrikli trenle yapılan taşıma olarak %30 çıkarılması durumunda, yıllık 36 milyar dolar tasarruf edileceğini, (Prof. Dr. Atıf Ural), (Tasarruf dış borcu ödemek yani daha az bağımlı demek olur. Haşaaa!!) *AKP'nin acil eylem planında söz konusu olan 15 bin km yolun yapılabilirlik (fizibilite) çalışmasının, jeolojik ve jeofizik etütlerinin, şehir içi geçiş planlarının, bilimsel değerlendirmesinin olmadığını, (Prof. Dr. Atıf Ural) ,(şimdiki başbakan RTE'nin, seçilebilmek için verdiği 2 vaadinden biri, 15 bin km "duble" yol yapmak idi ve seçildi. (Bu nedenle bu yazıyı çocuklarınıza mutlaka saklayın. ) *Tarsus-Adana-Gaziantep arasında yapılan otoyolun, keşif bedelinin 360 milyon dolar, keşif uzunluğunun 243 km, öngörülen bitiş tarihinin 1991 yılı olduğunu, ancak bu yolun 258 km olarak, 2001 yılında 4,2 milyar dolara bitirildiğini, (Doç. Dr. İlyas Yılmazer) *Otoyolların geçtiği alanların, on kilometre sağ ve on kilometre solunun, kirlilik nedeniyle tarım alanı olmaktan çıktığını (amaç zaten Türkiye’ye tarım ürünü satmak. 150 çeşit olan Türk domatesi artık yok), *Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan İzmir, Menemen Ovasının ortasından, otoyol geçirmek için proje hazırlandığını, otoyolun ovanın 4 bin dönüm arazisini yok edeceğini. *Otoyolların verimli ovalar içinden geçirilmesinin Türk tarımını yok etme planının bir parçası olduğunu (böylece, kendi kendine yetebilen bir tarım ülkesi iken tarım ürünü için dışa bağımlı bir ülke haline getirildik), *Ovanın içinden geçen karayolları kenarlarındaki bağlardan ihraç edilen üzümlerin, zararlı madde bulunduruyor olmaları nedeniyle geri iade edildiğini (ama onlar iç pazara sunulur çünkü Türk’e bir şey olmaz!), *Taşımacılığını %95 oranında karayolu ile yapan Türkiye'nin, kaza sayısı sırlamasında 195 ülke arasında 12. olduğunu, *Trafik kazalarının 4 yıllık zararının, 25 trilyon olduğunu, (2002) (ne kadar çok araba telef olursa o kadar daha yenisini satın alırız. İnsan hayatının önemi yok)*Yüksek hızlı demiryolunun km maliyetinin 1.4 milyon dolar, ömrünün 30 yıl ; bölünmüş yolun km maliyetinin 1.5 milyon dolar, ömrünün 15 yıl olduğunu, (Prof. Dr. İlyas Yılmazer) *Ankara-İstanbul arasındaki yolda yapılan Bolu Tüneli'ne (25 km) harcanan parayla, Ankara-İstanbul arasını 1,5 saate indirecek demir yolu yapılabileceğini, bu demiryolunun tüm enerji ihtiyacının, Mudurnu çayından karşılanabileceğini, ( Prof. Dr. İlyas Yılmazer) *Bolu tünelinin Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olduğunu, trilyonlarca para harcanan bu tünelin soğuk hava deposu olarak kullanılacağını, *Türkiye'de Avrupa'daki toplam sayıdan daha fazla otobüs ve kamyon olduğunu, *Avrupa ülkelerinde, elektrikli trenle yük tağımacılığının en düşük olduğu ülkede, bu oranın % 60 , yolcu taşımacılığında ise en düşük oranın % 80 olduğunu, *1 km karayoluna yapılacak harcamayla 5 km demiryolu yapılacağını, *Karayolunda 5 ila 10 birim harcanarak taşınan yükün, demiryolunda 1 birim harcanarak taşındığını, *Demiryolu ulaşımının, komünist ülkelerin tercihi olduğunu öne süren Özal'ın Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yaptığını, *Gaziantep-Adana arasında 4,5 milyar dolara yapılmış olan çift yolun, günde 25 bin araç trafiği için ekonomik olduğunu, ancak bu yolda günde sadece 2.500 araç trafiği olduğunu, *Istanbul-Ankara arasını 3 saat, Ankara-Mersin arasını da 3 saatte alacak olan bir demiryolu yapılsa, bunun maliyetinin 4 milyar dolar olacağını, (Bu hattın sıradan bir hat olmayıp, Türkiye'yi besleyen sebze ve meyve seralarının "atar damarý" olduğunu ve "maliyetleri" bu yolun belirlediğini, dümdüz Konya ovasını aşan elektrikli trenlerin soğuk havalı vagon katarlarının Avrupa'ya ulaştıklarını düşünün...) *Batı'dan Hopa'ya bir TIR'ın 3 bin dolar, bir vagonun 2.500 dolar taşıma ücreti aldığını, bir vagonun ise 3 TIR'ın taşıdığı yükü taşıdığını, (2003)
*Japonların yaptığı araştırmaya göre, karayolu taşımacılığının, deniz yoluna göre % 166 daha pahalı olduğunu, (St, tse.mart 2002 ), (ülkemizin 3 tarafı deniz miydi?)
*Ülkemizde, deniz yolunun yük taşımacılığındaki payının % 0.3 olduğunu, (2002) *300 milyar dolar olan dünya deniz taşımacılığından, Yunanistan 60 milyar dolar pay alırken, bizim ise 2,5 milyar dolar dahi pay alamadığımızı, (eeee, Yunanistan’ın denizi daha fazla tabii)*Ulaşım, enerji, eğitim gibi temel politikaları yanlış olan bir ülkenin kalkınamayacağını, (ve doğal olarak şöyle ya da böyle "yok olmaya" doğru sürükleneceğini, ama bunu asla hak etmediğini...)
BİLİYOR MUYDUNUZ ?!!
ŞİMDİ ÖĞRENDİNİZ... NE YAPACAKSINIZ???