Thursday, April 30, 2015

EN BÜYÜK DÜŞMANIM; MÜKEMMELİYETÇİLİK!

Artık yeter! Bu gün bu işi bir kaç dakikada bitiriyorum. Hep böyle olur zaten; bir işi çok iyi yapabilmek için erteler durur sonra ertelemekten bunalıp iki arada, bir derede yalap şalap bitirip sonuçtan memnun kalmam. Mükemmeliyetçinin açmazı da bu işte. Hem işi iyi yapmak için bin dereden su getireceksin, sonra bu etraftda dolanıp, hedefe vuramamaktan sıkılıp okunu rastgele sallayacaksın. Allah muhafaza bir tehlike ile karşı karşıya kalsam da tek kurşunum olsa ayvayı yemişim. Hedeften saptı mı o tek kurşun, bitmişsin.

Ne mi yazmaya çalışıyorum?! Son yazdığım yazının tarıhıne bakarsanız bundan 5 yıl önceye tekabül eder. 5yıl!!! 5 yıldır ben o son yazıdan sonra gelecek yazıyı yazmadığım için blogum bekliyor. Niye? Çünkü ben son yazıdan sonraki ilk yazımın ne üzerine olması gerektiğini belirlemiştim ama yazmadığım için ondan sonra başka konularda yazdığım her yazıyı biriktirdim. Bu nasıl bir açmazdır böyle?! İnsanın kendine hükmedememesi, zayıflığı ile başa çıkamaması çok yorucu bir durum.

İşte bu sabah hiç planlamadan daldım bu işi halletmeye. Çünkü çok bunalttı beni. Bir sorunun varlığını bilip de görmezden gelmeye çalışmak aynen bir köşede hayalet olduğunu bilip de yok farz etmeye çalışmaya benziyor. Bakmamaya çalışşsanızda içinizdeki korkuyu yok edemiyorsunuz. Oysa meseleyi üzerine atlayarak çözüp huzura kavuşmak mümkün. Yazıyorum işte, kırıyorum bu ataleti. Varsın yazılarım düzensiz konularla olsun. Olsun da saklandıkları yerlerden çıksınlar çünkü hepsi omuzlarımda bir yük gibi. Bu bana bir de çocukluğumdaki bir hikayeyi hatırlattı; hani maymum bir kadının başına yapışıyor ve yıllarca oradan inmiyordu. Bu mükemmeliyetçilik de öyle bir bela. İndiriyorum o maymunu başımdan.

İnsanın en güçlü tarafı aynı zamanda en zayıf tarafı olurmuş. Benimki de böyle. Mükemmeliyetçilik başarının düşmanıymıs. Kesinlikle doğru. Mükemmel olanlar başarılı oldu da, olmayan olmadı mı?