Thursday, December 17, 2009

İYİ GÜN DOSTU

Arkadaşım Zeliha kansere yakalandığında bazı keşifler yapmıştı arkadaşları ve kendisi ile ilgili. Etrafındaki bir çok sözde arkadaşı uzaklaştırmıştı hayatından. Çok güzel bir yorum yapmıştı “fark ettim ki” demişti “gerçek dost seninle sevinebilendir. Üzülmüş numarası yapmak çok kolay ama sevinme numarası yapılamaz. O nedenle hemen anlaşılır kişinin samimi olarak sevinip sevinmediği. Beni yıllarca aramayan sormayan insanlar hastalandığımı duyduklarında birden ortaya çıkıp ah vah etmeye başladılar. Benim onların acımasına değil moral desteğine ihtiyacım vardı oysa”.
Bu anlamlı saptama üzerine ben de çok düşündüm sonradan. Doğru ya bu tür insanlar zor durumdaki başkalarına sözde acıyarak aslında kendi iyi durumlarını kutlarlar, avunurlar. Karşılarındaki zavallının durumuna bakarak kendilerini güçlü ve verici hissederler. Bu da bir tür vampirliktir. Tabii bu herkes için geçerli değildir ancak kimin samimi, kimin yapmacık olduğunu üzüntü paylaşma meselesinde ayırd etmek gerçekten zordur.
Sevinç meselesine gelince iş biraz daha farkli bir renk alıyor. İnsanoğulları olarak bizler bir takım zayıflıklarla yaratılmışız ve tekamüle bu zayıflıkları yenerek yükselmemiz hedeflenmiş. Kolay bir iş değil tabii ki, çünkü içinizdeki bir kuvvete karşı mücadele ediyorsunuz ve bilinç altınız ne derseniz deyin bilincinizden çok daha güçlü.
Önce arkadaşlarınıza güzel bir haber verdiğinizi düşünün; bu terfi , ödül, evlilik, yeni bir ev, yeni bir araba, hamilelik, mezuniyet, egzotik bir gezi, v.s. olabilir. Hepimizin hayatında bu tür durumlar olmuştur. Arkadaşlarınız nasıl tepki gösterdi? Kaç tanesi sizinle samimi olarak kutlamaya ve kutlama organizasyonunda yer almaya girişti? Kaç tanesi sizi destekledi ve güç verdi? Kaç tanesi sadece tebrik edip geri çekildi? Kaç tanesi size konunun olumsuz yanlarını anlatarak sevincinizi kursağınızda bırakmaya çalıştı ve hatta sizden uzaklaştı? Kaç yıldır tanıdığınızı sandığınız kaç arkadaşınızda anlam veremediğiniz tutumlar gördünüz? Ve hiç ummadığınız kaç arkadaşınız sizin mutluluğunuzu paylaşmaya koştu?
Şimdi arkadaşınızın size yukarıdaki haberlerden birini verdiğini düşünün. Nasıl hissettiniz? Siz daha düşük bir pozisyondayken arkadaşınızın terfi etmesine, sizin daha bir eviniz yokken arkadaşınızın ev almasına, siz bebek diye yanarken arkadaşınızın hamile kalmasına, siz daha becerememişken arkadaşınızın iyi derece ile mezun olmasına, siz bekarken veya mutsuz bir evliliğiniz varken arkadaşınızın mutlu bir evlilik yapmasına gerçekten sevinebildiniz mi?
Bazıları çok ileri giderek sizi kararınız veya elde ettiğiniz başarının seviyesi ile ilgili olarak eleştirirler. Bazen bu eleştiri sizin sevindiğiniz olaya/kişiye/kuruma yöneltilir. Yeni terfi ettiğiniz pozisyonun aslında o kadar da önemli olmadığını duyarsınız. O kabul edildiğiniz okul da aslında çok iyi değildir. Aldığınız dereceye de pek fazla sevinmeyin çünkü çok daha iyisini başaranlar tanınmaktadır. Sevgili koca adayınız veya kocanız da aslında öyle matah biri değildir. Ya şişkodur, ya yaşlıdır, ya kısadır, ya keldir, ya fakirdir, ya da iyi bir işi yoktur. Sanki kendisi koluna takıp gezecektir. Siz çok mutlusunuzdur ama arkadaşınız sizin mululuğunuza kördür.
Bazen arkadaşlar birbirleri hakkında çok yüksek standartlar belirlerler birbirlerinin haberi olmadan ve bir taraf o standarda uymadığında akde vefasızlık oluşur.
Kısacası insanoğlu karşısındakinin sevincini, ya kıskançlığıyla ya da kendi kişisel değerleri ile ölçer ve ona göre tepki verir. Kıkançlık ve hayal kırıklığı çok güçlü duygular olduğundan sevinmiş rolü yapmak gerçekten zor hale gelir. Ne dersiniz? Var mı böyle hikayeleriniz?

18/12/09
Londra

5 comments:

kazaras said...

Arkadaşımın over ca olduğunu öğrendiğim bu günlerde, yazınızı okumak iyi geldi.Benim desteğimi o nasıl algılıyor diye de merak ettim doğrusu.

Anonymous said...

%100 katılıyorum. hep söylerim bunu. sana iyi birşey olduğunda gerçekten gözü parlayan insan gerçek dosttur..

Emel Serio said...

Onemli olan zor gunlerde kimlerin senin yaninda yer aldigi.Bunu bilmek cok zor; bazen ummadiginiz kisiler ummadiginiz yerde hayatiniza renk katiyor.Zor anlarinizda beklediginiz degil, ummadiginiz yerden destek goruyorsunuz.Onun icin ben artik zor gunde kim yanimda olur, mutlu gunumde kim yanimda olur demeyi coktan biraktim.Yasiyorum goruyorum..Hic birimizinde bu sorunun cevabini verebilecegini sanmiyorum.

ilkersarac said...

Ben de yaziyi zevkle okudum. Ancak benim biraz daha farkli bir tanimim var ve bu uzun zamandir aklimi kurcaliyior. Bence artik kotu gun dostluklari gundemde. Insanlarin sadece kotu gunlerinde yanlarinda olup bak ben senin en zor gunlerinde yanindaydim der gibi gozunuze sokuyorlar. Ancak isler yoluna girmeye baslayinca sizden uzaklasiyorlar, siz bir sekilde kendinizi onlara borclu hissediyosunuz cunku zaten onlarin da amaci bu. Sizi kendilerine baglamak. Kisaca demek istedigim su; gercek arkadas-dost dedigin iyi veya kotu zaman ayrimi yapmadan her zaman seninle olandir, seninle herseyi paylasandir. Sadece acinizi veya mutlulugunuzu paylasandan hayir beklemeyin.

Umran Altunkaya said...

Bravo Ilker cok guzel bir yorum getirmissin> Dedigin gibi isin bir de sucluluk duyurma ve borclu hissettirme yani var ne yazik ki. Belki bazilari sirf o nedenle zor gununde kosup geliyor. bazilari o kadar ileri gidiyor ki zorla koluna girip yapisiyor sana o gunlerde yaninda olmak icin.