Sunday, October 08, 2006

İLHAM DEDİKLERİ...

Peygamberimiz Hz. Muhammed “kim bir kardeşini, bir günah sebebi ile ayıplarsa, o günahı işlemedikçe o kimse ölmez”, demiş. Atalarımız da bu sözü yumuşatıp “gülme komşuna gelir başına” demişler. Yıllar evvel ve hatta yıllar boyunca ne zaman bir sanatçı, yazar veya şair “ilham”ın gelip gitmesinden bahsetse tuhaf gelirdi bana. Hatta Sezen Aksu söylemişti bir programda; diline bir beste geldiğinde hemen yolda bir telefon kulübesi bulur ( o zaman cep telefonu yok) hemen Onno Tunc’a okurmuş besteyi ki notaya dökülsun. Bak sen! Tut aklında canım!! Eve gidince yazarsın. İnsan öyle bir kere diline gelen şeyi unutur muydu? Neydi canım bu ilham!? Nasıl bir şeydi acep?! Bir gelip bir gider miydi hiç öyle!!?? Saçmalıktı!! Bir şey ya vardır ya yoktur! Ne kafa yormuştum “acaba ilham nasıl bir şeydir?” üzerine. Sağ beyin ağırlıklı biri olan benim için tamamı ile sol beyin fonksiyonu olan bu sanatsal yaklaşımı anlamak öok zordu ama Allah’ın parmağı yok işte!

İlhamlar beni bir bastılar bir kaç yıl önce!! Sen misin “ilham da gelir miymiş, gider miymiş!?” diyen!! Şiirler yazıyorum, yazılar yazıyorum!! Coştum!!! Millet aşık oldum sanıyor ama alakası yok!! Ben de gibi herkes şaşkınım!! İlhamım intikam alıyor!! Oradan oraya savuruyor beni. Yatağımın yanına bir defter kalem koydum ha bire yazıyorum. Uyku filan gitti. İşin yoksa gece kalk not al!!

Şöyle yükseklere çıkardı ilham beni ve taa tepeden ansızın bırakıverdi!! Başım zemine çarptığında anladım gitmesinin ne demek olduğunu. Bir gerçek dünya vardı bir de perdenin ardındaki gizli dünya. İlham geldiğinde perdelerinizi açıyor, seyircilerinizi davet ediyorsunuz. Kullanmadığınız kelimeler duygularınıza düşüncelerinize tercüman oluyor, kanatlanıp uçuyor, dünyaya yukarıdan bakabiliyorsunuz. Kendi yazdıklarınıza bir yabancı gibi bakıyorsunuz. Bir başkası yazmış gibi merakla okuyorsunuz, çünkü onu yazdığınız sırada siz her zamanki siz değilsinizdir.

İlham gittiğinde ise “mecburi tatil”! Hani adli tatil filan olur ya.... Aynen geldiği gibi apansız ve sessiz gidiveriyor. Sonra isterseniz oturun arpacı kumrusu gibi düşünün, kafanızı duvarlara vurun! Kaleminizden çıkan, gönlünüzden akan sadece kuru sözlerdir.
Anladım ki yoğun duyguları sever ilham ve nerede açık bir kapı bulsa oradan dalar ve duygu bulutunun ,üzerinde, bir rüzgar gelip de savurana kadar keyifle oturur. İster kızgın, ister üzgün, ister mutlu olsun yüreğiniz... Fırtına dinene kadar ne kulağınıza ne beyninize bir sır ulaşır. Gizemli dünyanın bütün kapıları kapanır. Kör olur kaleminiz!

Gerçekten de güldüğünü yaşamadan ölmek yok!! Keşke bütün günahlarin cezasi böyle olsa. İlham bana ceza vermeye geldiği için mutluyum. İyi ki geldi de beni sizlerle buluşturdu!!

30 Mart 06

No comments: