Sunday, October 08, 2006

TİTİZLİĞİN DAYANILMAZ PİSLİĞİ

Bu teorimi Fas’da Atlas dağlarındaki bir tuvaleti temizleyen genç bir kızı izlerken geliştirmiştim. Türkiye’de neden tuvaletlerin temiz kalamadığını hep merak ettiğimden dikkat etmiştim kıza. Nasıl oluyor da bizden geri ve pis olduğunu düşündüğümüz bir ülkeninin tuvaletleri bu kadar temiz oluyordu!!?? Kız ellerine eldiven giymeden temizliğe canla başla girişmişti ve iğrenmeden temizliyordu. İşte o zaman bizim ülkemizde neden tuvaletlerin hep pis olduğunu iyi anladım. Çünkü biz dokunmaya iğrendiğimiz için kendi çöpümüzü bile ortalığa bırakıyor ve halihazırda pislenmiş bir yeri rahatlıkla temizleyebilecekken o pisliğin üzerine daha fazlasını ekliyoruz.

Yine bizden çok geride bir ülke olan Nepal dağlarındaki kamp yerimize ulaştığımızda da bizi aynı sınav bekliyordu. ‘TEMİZ’ Türkler olarak ilk isimiz tuvaleti teftiş etmek oldu. Eski tarz ama cok temiz bir tuvaleti 30 dakikada korkunç duruma sokmayı başarmıştık. Kimse bulduğu gibi bırakmamış ve kimse de ‘bari ben temizleyeyim’ dememişti. Üstelik bir avuç kişiydik yani kimsenin suçlayabileceği bir yabancı yoktu. İşin acı tarafı ise temizliğin yılmaz bekçileri olarak görünün hemcinslerimin pisliğe en fazla katkısı olan taraf olmasıydı!
Nepal dağlarındaki 3 günlük yürüyüşümüz sırasında bir tane pis tuvalet görmedim. Lavabo olmaması dışında bütün tuvaletlerin bir kusuru yoktu. Temizlik malzemesi yoktu, çalı süpürgesi kullanılıyordu, bir kaç eve bir çesme düşüyordu. Bütün bunlara rağmen sabahın erken saatinde evinin önünü süpüren, dere kenarlarında dişlerini fırçalayan kadın ve erkeleri görünce çok şaşırıyordum. Bu fakirlik içinde diş fırçalamayı atlamıyorlardı ve onları küçümseyen Türklerden kimbilir kaçının bu alışkanlığı yoktu.

Hindistan’da ise girdiği her yeri temizlemeye çalışan bizden başka deli yoktu. Titizlikten çıldırmak üzere olan yol arkadaşım ağır sırt çantasını pislenmesin diye gezi boyunca kucağında taşırken temizlik için kulladığı kağıtları ve ıslak medilleri yere atmakta bir sakınca görmemişti. Bizim geçtiğimiz yerleri arkamızda bıraktığımız temizlik malzemesi yığınından anlamak mümkündü. O zaman iyice emin oldum ki iğrenme nidaları atan insanlar pisleneceğim korkusu ile temizlik yapmadıklarından etrafı daha fazla pisletiyorlardı.

Diyeceksiniz ki ‘bu nasıl iş? Titizlikle pislik nasıl bir arada olabilir?’. Olabiliyor işte!! “Tencere dibin kara, seninki benden kara” misaliyiz biz Türkler. Hele, mutfağında yanlışlıkla kibrit düşürseniz evini 10 dakikada yakacak kadar yağ birikmiş vatandaşlarımın İngilizler’i ‘pis’likle suçlaması traji-komik gelmiştir bana. Yanlış anlaşılmasın, ben de çok titiz olarak tanımlanan biriyim ama artık biliyorum ki titizliğin iki farklı boyutu var; pisliği temizleyen titizler ve pislikten korkan titizler!!

Sadece tuvaletler değil tabii konu; arabasının küllüğünü asfalta boşaltan, yediğinin çöpünü arabadan yola fırlatan, evinin süprüntüsünü sokağa döken, yıkadığı halının kirli suyunu sokağa akıtan hatta halısını sokakta yıkayan bir anlayışın başkalarının temiz bir ortam kullanma hakkına saygı göstermesini beklemem biraz ütopik görünebilir ama değişmeyecek hiç bir alışkanlık yoktur. Herkes evinin önünü temizlese bütün şehir hatta ülke tertemiz olur!!

Özetle pislik temizlemekten korkmayan temizdir!! Etrafınıza bakın bakalım bu teorimin dogru olduğunu görmeyecek misiniz
23 Temmuz 06

No comments: